Perşembe , Nisan 11 2024
entr

The Boy Who Painted Cats Türkçe

Bir zamanlar, fakir bir çiftçi ve eşi Japonya’da küçük bir kasabada yaşıyorlardı. Onlar kasabada herkes tarafından sevilen çok güzel insanlardı. Onların çok fazla çocukları vardı ve onları iyi bir şekilde beslemek, büyütmek çok zordu. En büyük oğulları on dört yaşına geldiğinde babasına yardım edecek kadar güçlüydü. Ve küçük kızları da yürümeye başlar başlamaz annesine yardım etmeye başlamıştı.

En küçük oğulları dışında her şey tamam görünüyordu. O aile için gerçek bir problemdi. O babasına yardım etmek için yeterince güçlü değildi. Aile evde iş paylaşımı olabilmesi için güçlü birine ihtiyaç duyuyordu. Ama, o çok akıllıydı ve her şeyi kolayca öğrenebiliyordu. O abilerinden ve kız kardeşlerinden daha fazla şey biliyordu. Kasabadaki insanlar onun hiç güçlü olmadığını ama genellikle zeki olduğunu söylerlerdi. Bundan dolayı, onun annesi ve babası eğer onun bir çiftçi değil de rahip olsaydı daha iyi olacağını düşünüyorlardı.

Bu yüzden, aile kasaba kilisesine çocuğu götürmeye karar vermişler, ve yaşlı rahipten rahiplerin bilmesi gereken her şeyi çocuğa orada öğretmesini istemiş. Rahip çocuğa karşı çok kibardı, ama çocuğa çok zor sorular sormak istemiş. Küçük çocuk rahibin ona öğrettiği gibi çok zeki cevaplar vermiş.

Çocuk rahibin öğrettiği şeyleri hızlıca öğrenmiş. Çocuk ile uyuşamadıkları şey çocuğun resme olan ilgisiymiş. O ders çalıştığı esnada kedilerin resimlerini boyamayı çok severmiş. Ve o kedileri boyamaması gereken yerlerde sık sık kedileri boyarmış. O her ne zaman yalnız kalsa veya boş bir zamanı olsa, kedi resimleri yaparmış. Çocuk ders kitaplarının köşelerine yaparmış; kilisenin duvarlarına yaparmış ve kiliseyi tutan taşların üzerine de kedileri yapmış. Birkaç kez çocuğa kedileri yapmaması söylenmiş. Ama bu doğru değilmiş. O kedileri çizmeyi durduramamış. O dahi bir sanatçıda olan bütün yeteneklere sahipmiş, bu yüzden o iyi bir rahip olamazmış.

O birkaç kağıt üzerine kedi resimleri çizdikten sonra bir gün, rahip onu çağırmış ve söylemiş, “Çocuğum sen asla iyi bir rahip olamazsın. Sen kiliseden bir an önce ayrılmalısın. Burada kalmana gerek yok. Belki bir gün iyi bir sanatçı olacaksın. Ama, gitmene izin vermeden önce biraz tavsiye dinle ve onu asla unutmayacağından emin ol, bu senin için rehber olacak. Geceleri büyük yerlerden uzak dur, küçük yerlerde kal.”

Çocuk rahibin sözlerinden hiçbir şey anlamamış. “Büyük yerlerden uzak dur, küçük yerlerde kal.” O düşündü ve kiliseden ayrılmak için kıyafetlerini toplamaya karar vermiş. Ama, o hiç bu sözleri anlamayacakmış.

O bu sözlerin ne anlama geldiğini rahibe sormak istemiş, ama korkmuş. Rahip sadece “Hoşça kal” demiş ve kiliseden ayrılmış. Ama,  o üzüntü ile dolan kalbiyle kiliseden ayrılmış. Rahip yaptığı şeye şaşırmış. O eve gittiğinde babası rahibin sözünü dinlemediği için onu cezalandıracağından eminmiş. Onun yerine bütün zamanını kedileri çizerek harcamış. Çocuk kiliseden uzaklara yürürken ilerideki kasabada büyük bir kilise olduğunu hatırlamış. O orada birçok rahip olduğunu duymuş. Kiliseye gitmeye karar vermiş ve onlara onun orada çalışıp çalışmadığını ve rahiplerin olup olmadığını sormuş. Şimdi, kilise uzun zamandır kapalıymış, ama çocuk bunu bilmiyormuş.

Kapalı olmasının sebebi kilisede kötü cinler, kötü ruhlar olduğu için rahiplerin korkup evlerine gitmesiydi. Bazı cesur insanlar daha sonra cini öldürmek için kiliseye gitmişler, ama tekrar onları canlı gören olmamış. Hiç kimse çocuğa bunu söylememiş, bu yüzden çocuk yol boyunca kasabaya rahipler tarafından iyi davranılacağını ümit ederek gitmiş.

O kasabaya gittiğinde çok karanlıkmış, ve bütün insanlar yataklarında uyuyorlarmış. O kilisenin içinde bir ışık görmüş. (Hikayeyi anlatan insanlar, kötü cinin, yolcuların kilisede yaşadığını düşünmesini sağlamak için ışığı kullandığını söylüyor.)

Çocuk kilisede ışık gördüğü için oraya doğru gitmiş ve kapıyı çalmış. İçeride hiç ses yokmuş. O kapıyı tekrar çalmış, ama yine kapıyı çalan yokmuş. Sonunda, o kapıya vurmuş, ve kapı açılınca çok mutlu olmuş. İçeriye o kilisenin sahibini görmeyi ümit ederek girmiş. Orada sadece yanan ışık varmış. O rahibin çok yakında geleceğini düşünmüş, ve beklemek için oturmuş. Daha sonra, çocuk kilisenin tozla örtündüğünü görmüş. Bütün koltuklar parlak toz ile dolu bir şekilde aynıymış. O orada kalmak zorunda olduğunu düşünmüş. Rahibin kiliseyi temizlemeye yardım etmek için genç bir çocuğa ihtiyaç duyduğu belliymiş.

O etrafına bakarken rahiplerin neden kilisenin bu kadar toz olmasına izin verdiklerini merak etmiş. O duvarlara bakmış ve temiz beyaz yerler görmüş. Bu onu çok mutlu etmiş. Uzun yürüyüşten sonra çok yorulmuş, ama birkaç kedi çizmek istemiş. O kalkmış ve resim kutusu aramış. Çocuk sonunda bir tane bulmuş ve biraz mürekkeple yapmış, bu yüzden beyaz duvarlara kedi çizebilmiş. O birkaç kedi çizmiş, daha sonra çocuğun uykusu gelmeye başlamış.

O çizdiği kedilerin altındaki beyaz duvarların birisinde uzanacakmış, ama aniden yaşlı rahibin sözlerini hatırlamış: “Geceleri büyük yerlerden uzak dur, küçük yerlerde kal.” Kilise çok büyükmüş ve orada çok yalnızmış. Ve o bu sözleri düşünürken ilk defa korkmuş. O gerçekten bu sözleri anlamıyormuş, ama büyük kilise bu sözlerle uyuşuyor gibi görünüyormuş “Büyük yerlerden uzak dur”.

Çocuk uyumak için kilisede küçük bir yer bulmak için etrafına bakmış. Kapısı olan küçük bir odun kutusu bulmuş. Bu kutu önemli şeylerin tutulduğu bir yere benziyormuş. Orası çocuğun uyuması ve uzanması için yeterince büyükmüş. O içeri gitmiş ve kapıyı kapatmış, Daha sonra hızlıca uyuyakalmış.

Gecenin ortasında kavga veya çığlık gibi bir ses onu uyandırmış. Dışarıda ne olduğuna bakmak için birazcık kapıyı açmak için korkması o kadar korkutucuydu. O hareket edemiyormuş sadece çok sessizce uzanıyormuş. O kadar korkmuş ki nefes almayı bırakmış. Kilisedeki ışık sönmüş, ama korkutucu sesler devam ediyormuş ve daha korkutucu olmuş. Kilisenin duvarları titriyor gibi görünüyormuş.

Uzun bir zamandan sonra, bir sessizlik olmuş, ama kutudan çıkmak için hala korkuyormuş. Kapının kutuya birleştirildiği küçük yerden güneş parlayana kadar hareket edememiş. Daha sonra, çok yavaşça ve dikkatli bir şekilde saklandığı yerden çıkmış.

Etrafına bakmış. Gördüğü ilk şey kilisenin zemininin kan ile örtülü olduğuymuş, ve daha sonra zeminin ortasında uzanan ölüyü görmüş. Bir inekten büyük olan canavarmış, ama kim veya ne öldürmüş onu? Orada bir hayvan veya insan yokmuş.

Aniden, çocuk önceki gece çizdiği kedilerin ağızlarının kırmızı ve ıslak kanla doluymuş. Daha sonra, o çizdiği kediler tarafından öldürülen cinleri biliyormuş. Ayrıca, ilk seferde yaşlı rahibin o sözleri neden söylediğini anlamış “Geceleri büyük yerlerden uzak dur, küçük yerlerde kal”.

Sonradan, çocuk çok ünlü bir sanatçı olmuş. Çizdiği kedilerin bazıları hala Japonya’da ziyaretçilere sergileniyormuş.

KELİMELER 💡

Village 💡 köy, kasaba

To feed 💡 beslemek, beslenmek

To share 💡 paylaşmak

Churchman 💡 rahip, papaz

Church 💡 kilise

Advice 💡 tavsiye

Guide 💡 rehber

Sorrow 💡 üzüntü

To punish 💡 cezalandırmak

To obey 💡 söz dinlemek

Goblin 💡 cin

Evil spirit :idea:kötü ruh

Brave 💡 cesur

Alive 💡 canlı

To treat 💡 tedavi etmek, davranmak

To knock 💡 kapıyı çalmak

Asleep 💡 uyuyakalmış, uyuyan

Fearful 💡 korkulu

To get out of 💡 kurtulmak, -den çıkmak

Monster 💡 canavar

Afterwards 💡 sonradan, daha sonra


Warning: Undefined array key "tie_hide_author" in /home/ceerenco/learnenglishfondly.com/wp-content/themes/sahifa1/single.php on line 92

Warning: Trying to access array offset on value of type null in /home/ceerenco/learnenglishfondly.com/wp-content/themes/sahifa1/single.php on line 92

İlginizi Çekebilir

The Emperor’s New Clothes Türkçe

Once upon a time on emperor lived in a country. His most favorite hobby was …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.